Hayatım boyunca asla çok çalışkan bi öğrenci olmadım. Ama hep son dakikada şeytanın bacağını kırdım. Yaşadığım şehrin en iyi anadolu liselerinden birini kazandım, lisedeyken tonlarca yurtdışı bursu kazandım (babam turşumu çok sevdiğinden göndermedi tabi), lise 1'den beri istediğim üniversiteyi kazandım.
Kazandım da noldu? Lise 1'de, "hadi çocuğum ne olucaksın karar ver." dediklerinde EN yanlış kararı verdim. İstediğim meslek yok diye MF'yi baştan eledim. TM seçeyim dedim, avukat olurum dedim, sonra öğrendim ki o kadar kitabı yala yut, 1.500tl maaş al. Onu da eledim. TS seçmek istedim, çok istedim hem de. İletişimle ilgili bir şey istedim. Şişko rehberlik hocam "aaaa! sözel mi!? bizim okul açmaz, düz liseye gidiverirsin valla!" dedi. Annem öyle bir şey karşısında Adolf Hitler'den bile daha vicdansız olur, beni saç derimi yüzerek öldürmeye başlardı. Tamam, dil seçeyim o zaman ben dedim. Bok yeseydim keşke!
Önümdeki 3 senem salak salak kelimeleri ezberleyemeyerek geçti. Her deneme sınavı, sınav salonunu benzinle yaktığımı düşünerek geçti. Sonunda noldu? Arwen çok istediği okulun birine girerek kapağı attı, hazırlık + 2.sınıfta ben bu mesleği yapmak istemiyorum diye ağlayarak gezinmeye başladı.
Lise hayatım "çizim kursuna gidiyim mi anne? anne web tasarımı kursuna gidiyim mi? baba gitar alsana?" diye 3 yaşında, marketlerde kendini yerlere atan sümüklü çocuklar gibi geçti. Aldığım cevap "derslerini hallet bakarız." oldu. 21 yaşına geldim hala zırlıyorum. Hiç birine gidemedim, hiç biri hakkında bilgi edinemedim. Merakım, kabaran aşkım baki kaldı. E şimdi ben napıcam? sevmediğim mesleği yaparak hayatımın sonuna kadar somurtuk mu kalıcam? 3 senemi çöpe atıp yeniden sınava mı giricem? Aaaay çok fenayım!